2 Aralık 2017 Cumartesi

SARDES’DEN ÇIKAN ESERLER NE OLDU?

 Yıllardır Sardes ve Lidya Krallığı araştırmaları yapıyor, elde ettiğimiz bilgileri makalelerimiz ile kamuoyuyla paylaşıyoruz. Çalışmalarımızda rastladığımız ama sonucunu merak ettiğimiz bir konunun da nihayet izini bulduk. Öncelikle merakımızı çeken konuyu açıklayalım; Gezenler bilir, Sardes, Artemis Tapınağı bölümünün neredeyse başlangıcında, 1900’lü yıllardan kalma bir vinç vardır. Vincin önünde de bir pano. Panoda bir açıklama vardır kısaca şunları yazar:” Tapınağı, 1910 yılında, kazı izni ile gelen Amerikalı arkeolog Howard Crosby Butler ortaya çıkarmıştır. Buradaki büyük sütun parçalarını kaldırabilmek için, Sart istasyonu ile tapınak arasında bir dekovil hattı döşenerek bu vinç kazı alanına getirilmiştir. Kazılar 1914 yılında I.Dünya Savaşı çıktığında terk edilmiştir.”
Howard C.Butler
Bu kadarla sınırlı olan pano üzerindeki yazılarda, Howard Crosby Butler’in 1920-1922 yılları arasında da kazı yaptığı yer almıyor. Kurtuluş savaşı süresince yılın 12 ayında da kazı yapan ekip, 1922 yılı Temmuz ayı sonunda birden kazıyı terk edip gidiyor. Giderlerken,” vinci getiren tren ne götürüyor?” diye merak ediyorduk, nihayet sonucunu öğrenebildik. Bakınız neler olmuş:
… Kazısı çok daha önce başlamasına rağmen, H.C. Butler'ın Sardes kazısı sırasında bulduğu eserlerin kaderi de Kurtuluş Savaşı ile değişmiştir. 1910 yılında ABD'de, Princeton Üniversitesi'ne bağlı bir enstitü olarak kurulan Sardes Kazıları Cemiyeti, Osmanlı Devleti'nden izin alarak Sardes kazılarına başladı. Butler başkanlığında sürdürülen bu kazılar sırasında bulunan tüm eserler Sardes'de inşa edilen kazı evinde muhafaza edildi. 1. Dünya Savaşı'nın başlaması ile kazılar durmuş, savaş sonuna kadar depoda korunan buluntular ise 1918 yılında İzmir'de Mekteb-i Sultani'nin deposuna yerleştirilmişti.
Dekovil Artemis Tapınağında çalışıyor

İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali ile tüm bu eserler teorik olarak Yunanlıların eline geçmiş, ama, ilginç bir işbirliği ile, işgal sırasında Butler ve ekibi Sardes kazılarına yeniden başlamıştı. Eylül 1922'de ise, kazı ekibi, İzmir'de bulunan 200'den fazla eseri, 56 sandık halinde bir gemiye yükleyerek New York Metropolitan Müzesi'ne gönderir. Cesnola'nın sattığı Kıbrıs buluntuları ve ABD'nin Tarsus konsolos yardımcısı Abdo Debbas'ın gönderdiği Roma Lahdi'nden sonra, Sardes'ten çıkan bu eserler, Metropolitan Müzesi'ne Anadolu'dan giden üçüncü eser grubudur.
H.Crosby Butler Kazı Evi

Sardes buluntularının, İzmir'den ABD'ye gönderildiğini haber alan, dönemin İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Halil Edhem Bey (Eldem[1]), aynı yıl içinde Metropolitan Müzesi'nden bu eserleri geri ister. Metropolitan Müzesi, Sardes'ten gelen eserleri geri vermeyi kabul etmez. Yazışmalar sürer. Büyük bir heyecan ile yürütülen bu iade kampanyası, etkisini de çabuk gösterir. İlk başta iadeye olumsuz yaklaşan ABD yetkilileri, karşılıklı yazışmalar ve ardından Türk Hükümeti'nin verdiği nota karşısında yumuşar. İlk teklif, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin bu buluntuların ABD'ye hediye etmesi, bunların da kurulan yeni dostluğun bir nişanesi olarak Metropolitan Müzesi'nde özel bir salonda sergilenmesidir. Bu teklif, Halil Edhem Bey tarafından derhal reddedildiği gibi, eserlerin, sandıklar dahi açılmadan, aynen iadesinde israr edilir. Uzun yazışmalar ve görüşmeler sonunda, müzede kalması uygun görülen birkaç eser dışında, diğer Sardes buluntuları 53 sandık halinde Haziran 1924'de Türkiye'ye iade edilir.
Halil Edhem Bey
Bitmedi. Bu esnada, Sardes'in son kazı döneminde bulunan, 30'u altın, 150 Lidya sikkesinin İzmir Amerikan Konsolosluğu'nda kaldığını öğrenen Halil Edhem Bey, bunların da derhal teslim edilmesini ister. Kısa bir süre sonra bu sikkeler de Türkiye Cumhuriyeti'ne iade edilir.
Bu olayda, Halil Edhem Bey'in şahsında, ortada daha doğru dürüst bir devlet bile yokken, ülkesinin kültürel değerlerini korumak için uğraş veren dirayetli bir devlet adamı tavrının pırıl pırıl örneğini görürüz.
Anlayabilenler için iyi bir örnek, değil mi?
 Ve yine bitmedi. Hele açılmasını beklediğimiz “Sardes Arkeoloji ve Para Müzesi” bir açılsın konu ile ilgili açıklamalarımıza devam edeceğiz.
Mustafa Uçar
Araştırmacı Yazar




[1] Halil Ethem Bey, Sadrazam İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu, Osman Hamdi Bey'in küçük kardeşidir. Zürih Üniversitesi Tabii İlimler, Viyana Poliklinik Yüksek Okulu Tabii İlimler ve Kimya mezunudur. Berna Üniversitesi'nde Felsefe Doktorası yapmıştır.