2 Mart 2018 Cuma

KARAMAN MI HAMİDİYE Mİ?


               Salihli ilçe merkezinde bulunan ve halk tarafından “Karaman Camii” olarak bilinen caminin giriş kapısı üzerinde bulunan tabelasında ismi “Hamidiye Camii” olarak değiştirildi.
Günümüz Hamidiye Camii

            Bazı kişiler bu değişikliğin nedenini tartışır duruma geldiler. Bu yazımızda konuyla ilgili tarihi gerçekleri ortaya koyarak, cami hakkında bilgilendirme yapmayı uygun gördük.
          Efendim, gerçekte halkın Karaman Camii olarak bildikleri ibadethanenin orijinal adı Hamidiye Camiidir. Cumhuriyetten sonra Salihlimizin bazı yer ve mahallelerini adı değişmiştir. Hem Hamidiye Mahallesinde oluşu hem de Sultan Abdül Hamid Han döneminde yapılmasından dolayı, biraz da zamanın Kaymakamının değerlendirmesi ile bu ismi almıştır.
      Caminin yapım fikri, çarşı, Hükümet binası vb. yerlerin kısacası şehir merkezinin bu mıntıkaya kayması ve Burhaniye (Kocaçeşme) Camisinin uzak olmasından doğdu. Bu arada bugünkü STSO önünde yer alan Çarşı caminin yapım yılı 1930’dur. Geçen aylarda gazetelerde “137 yıllık cami restore edildi” haberleri çıkmıştı. Eğer bu haberleri yapanlar, caminin kitabelerine dikkat etseler caminin H.1346 - Miladi 1930 yılında yapıldığını göreceklerdi. Tarihler minarenin kuzey üst yönünde bugün bile yer almaktadır. Kaldı ki caminin bulunduğu alan eski itfaiye garajı dahil 1930 öncesi mezarlıktı.
      Biz dönelim Hamidiye Caminin öyküsüne: Halkın bu isteğine o yıllarda kentimize Kaymakam olarak atanan Osman Nuri Bey de öncülük etmiş, 1882 yılında temeli atılarak 1887 yılında tamamlanmıştır. Cami tamamen halkın maddi katkıları ile zamana yayılarak  yapılmıştır.
Kapı Kitabesi
   
     Minaresindeki kitabede “ H-1313 (M-1897) senesi Poyraz Karyesinden (yerleşiminden) El-Hac Ali Ağa bu minareyi yaptırdı” yazmaktadır ki sonradan yapıldığı anlaşılır.
     Caminin yapımı sırasında Kaymakam Osman Nuri Bey, Padişaha dilekçe yazarak “halk kendi cebinden yaptırdığı bu camiye eğer izin verilirse Sultan Hamid’in adının verilmesini istediğini” bildirir. Padişah isminin böyle kutsal bir mekâna konulmasından memnundur, gerekli izni verir ve ayrıca Kaymakamı berat nişanı ve maaşla ödüllendirir.
     Hamidiye Cami ilk yıllarda hem ibadethane hem de Medrese (Okul) olarak kullanılmıştır. Okulun ilk Müderrisi (Öğretmeni) Müftü Mehmet Latif Efendidir. Medrese günümüz Bağlarbaşı Sokak üzerinde, caminin batı tarafında, günümüzdeki sokağın üzerinde yer alıyordu.
 
1900 Yılında Hamidiye Camii
Caminin giriş kapısı üzerindeki Kitabede:

Hüve’l-Hallâkû’l- Bâkî
İmâmül- Müslimîn Sultan Hamîd’in devr-i mes’ûdı
Niçe âsâr-ı umrân u terâkkî eyledi peydâ
Biri ez-cümle bu câmî’ vücûdı lâzım olmuşdı
Yapıldı sâyesinde tarz-ı hûb üzre nazar-pirâ
Muvaffak oldı sa’y-ı ehl-i hayrât ile te’sîse
Cenâb-ı Mir-i Osmân âferîn bâd âferîn bâdâ
Salât-ı hams’i bâ-safvet edâ etdikçe mü’minler
İde sa’yini meşkûr ehl-i hayrın Hâlik-ı yektâ
Didi tevhîd ile târih ü nâmın Necmiyâ hâtif
Ne hûb oldı Hamidiyye mübârek eylesün Mevlâ

Günümüz Türkçesi ile yazarsak;

Müslümanların imamı Sultan Hamid’in mutlu devrinde
Nice mamur eserler ve ilerlemeler ortaya çıktı
Biri kısaca bu caminin ortaya çıkması lazım olmuştu
Onun sayesinde bakışı süsleyen güzel bir tarzda yapıldı
Hayrat ehlinin çalışması ile yapılması başarıldı
Osmanlıların Padişahına aferinler olsun!..
Mü’minler beş vakit namazı temizlikle eda ettikçe
Allah onun çalışmasını şükretmeye layık kılsın!..
Ey Necmî, gâipten gelen ses “tevhid” kelimesi ve adınla bir tarih söyledi
Ne güzel oldu Hamidiye camii; mübarek olsun!...

Yapılış tarihi ebced hesabıyla;
 Necm: 93+1, tevhid; 94’ göre Hicri 1294/Miladi 1877-1878
Çeviri: Prof.Dr.Namık AÇIKGÖZ
 
Minare Kitabesi
      Ne yazık ki Hamidiye cami iki kez yangın atlattı. İlkinde hemen müdahale ile içindeki bazı halı ve benzeri eşyaların yanması ile kurtuldu. Ancak Kurtuluş Savaşı sonunda kaçan Yunan askerlerinin şehirde çıkardığı büyük yangında önemli ölçüde hasar gördü. Bu yangını, Hasan Ildız “Akdenize Koşanların Türküsü” adlı destansı şiirinde de anlatır. Şiir  dehşeti tüm çıplaklığı ile yaşatır bu nedenle burada sadece birkaç mısrasını yayınlayacağım;
Kurtuluş savaşı Yangın sonu Cami içi
 Kırveli üzerinden,
Yörük mahallesinden,
Gördüler bir toz bulutu içinden,
Gördüler atlıların hışımla geldiğini.
Fırladılar evlerinden çoluk çocuk;
Döküldüler sokaklara bütün Salihli.
Çok geçmeden anladılar ki,
Gelenler Türk değil, düşman süvarileri.
Kurudere yolundan girdikleri şehri
Taş üstünde taş koymadan yakıp geçtiler.
Göğe vuran alevlerin içinde,
Karaman camisinde bu kez,
Tam üç yüz yetmiş altı kişi.
      Şiirde sayısı verilen insanlar kahraman süvarilerimiz ve halkın yardımı ile yanmaktan son anda kurtarılmışlar ama, yangın öylesine büyüktü ki o güne kadar  özgün   kubbeli çatısı çöktü. Günümüzdeki kiremit çatı kurtuluş savaşının o yokluk günlerinde yapıldı ve öylece kaldı.

     Hemen karşısında iki katlı Hükümet binası yer alıyordu, savaştan sonra burası Karaman hanı, kahvesi, çarşısı olarak anıldı. İşte o yıllarda halk arasında “Karamanın oradaki cami, Karamanın Cami” derken caminin adı Karaman Cami olarak anılmaya başladı. Günümüzde tekrar gerçek adına kavuştu. Ama halk Hamidiye ismine çabuk alışır mı? Kim bilir? Bekleyip göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder